Otizm spektrum bozukluğu (OSB), bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarında zorluklar yaşadığı bir durumdur. 2020 yılında yapılan araştırmalara göre, dünya genelinde her 100 çocuktan 1,2’sinin otizm tanısı aldığı tahmin edilmektedir. Bu bozukluğa sahip çocuklar arasında cinsiyet dağılımı oldukça dikkat çekicidir. Araştırmalar, otizm tanısı alan çocukların yaklaşık %75'inin erkek olduğunu göstermektedir. Peki, otizm neden erkek çocuklarında daha sık görülüyor? Bu sorunun altında yatan nedenleri anlamak, hem sosyal-politik hem de bilimsel açıdan büyük önem taşımaktadır.
Bazı bilim insanları, otizmin erkek çocuklarda daha yaygın olmasının genetik faktörlerle ilgili olduğuna inanıyor. Genetik yapının baskın cinsiyet ile ilişkisi, araştırmalarda sıklıkla işlenmektedir. Örneğin, erkeklerin kadınlara göre daha fazla X kromozomuna sahip olmasının, otizm gibi nörogelişimsel bozukluklara karşı daha savunmasız hale getirdiği düşünülmektedir. Bu teori, bazı genetik mutasyonların erkeklerde otizmin gelişimini tetikleyebileceğini göstermektedir. Ayrıca, hormonal farklılıklar da önemli bir faktördür. Testosteron hormonunun yüksek düzeyde bulunması, bazı araştırmalara göre nörogelişimsel sorunları artırabilir. Bunun erkek çocuklarında daha fazla görülmesi, otizmin yaygınlığını açıklayan bir etken olarak öne çıkmaktadır.
Erkek çocukları, genellikle çevresel etmenlere karşı daha duyarlı hale gelmektedir. Hamilelik dönemindeki bazı faktörlerin de otizm riskini artırdığı bilinmektedir. Örneğin, annenin yaşının ileri olması, gebelikte maruz kalınan toksinler, beslenme alışkanlıkları ve stres seviyeleri, çocuğun gelişimini etkileyebilecek faktörler arasında yer almaktadır. Tüm bu etmenler, erkek çocuklarının otizm spektrum bozukluğuna yatkınlığını artırabilmektedir.
Öte yandan, otizm teşhisinin zamanla daha iyi anlaşılması ve farkındalığın artması da erkek çocuklarında daha fazla teşhis konulmasında etkili olmuştur. Toplumda otizm hakkında bilgi arttıkça, aileler çocuklarında belirtiler fark ettiklerinde zamanında hekime başvurarak tanı alabilmektedir. Ancak yine de teşhis oranlarındaki farkın büyük bir kısmı, erkek çocukların otizm spektrum bozukluğuna daha yatkın olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum, cinsiyetler arasındaki biyolojik ve nörolojik farklılıkların incelenmesi açısından büyük öneme sahiptir.
Sonuç olarak, otizm erkek çocuklarında kadınlara göre daha yaygın bir şekilde görülmektedir. Genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin etkileşimi, bu durumun temel nedenleri arasında yer almaktadır. Ancak bu konudaki bilimsel araştırmalar hala devam etmekte, cinsiyet biyolojisi ile otizm arasındaki ilişkiler derinlemesine incelenmektedir. Sağlık alanında ilerleyen teknoloji ve bilim, otizmin erken teşhisi ve tedavisi için yeni yöntemler geliştirmekte; böylece ailelerin ve çocukların yaşam kalitesini artırmayı hedeflemektedir.