İstanbul'da, terör örgütü Devrimci Halk Kurtuluş Ordusu/Cephesi'ne (DHKP-C) yönelik gerçekleştirilen geniş kapsamlı bir operasyon, şehrin gündemine oturdu. İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen bu operasyonda, eski Şişli Belediye Başkanı Şükrü Genç'in de aralarında bulunduğu 35 kişi gözaltına alındı. Operasyonun, örgütün belediyelerle olan bağlantılarının deşifre edilmesine yönelik önemli bir adım olduğu değerlendiriliyor. İstanbul’un çeşitli noktalarında sabah saatlerinde gerçekleştirilen baskınların ardında, güvenlik güçlerinin uzun bir süre boyunca sürdürdüğü istihbarat faaliyetleri ve çalışmaları yer alıyor.
DHKP-C, 1978 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren ve devrimci bir sosyalist ideolojiye sahip olan bir terör örgütü olarak biliniyor. Son yıllarda, yasadışı faaliyetlerinin yanı sıra yerel yönetimlerin kontrolü ve yönlendirilmesi konusunda etkinlik göstermeye çalıştığı gözlemleniyor. Özellikle belediyelerde bazı yöneticilerin, örgütün basın açıklamalarını destekleyici söylemleri ve sosyal medya paylaşımları aracılığıyla bu ideolojiyi yaymak için çaba sarf ettikleri kaydediliyor. Bu durum, kamuoyunda büyük bir rahatsızlık yaratırken, güvenlik güçlerinin örgütün köklerine inme ve etkinliğini kırma çabalarını artırıyor.
Özellikle Şükrü Genç’in gözaltına alınması, operasyonun sembolik bir niteliğe sahip olduğunu gösteriyor. Genç, uzun yıllar Şişli Belediyesi başkanlığı yapmış ve bu görev sırasında birkaç kez sosyalist görüşleriyle gündeme gelmişti. Gözaltına alınmasının ardından sosyal medya platformlarında geniş bir tartışma alanı oluştu. Özellikle, Genç’i destekleyenler ve eleştirenler arasında sert tartışmalar yaşandı. Destekçiler, Genç’in siyasi bir tutum sergilediğini savunurken, karşıt görüşlüler ise DHKP-C gibi bir örgütle bağlantılı olmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Gözaltına alınan 35 kişinin sayısı, yapılan operasyonun kapsamının büyüklüğünü ortaya koyuyor. İstanbul'un farklı bölgelerinde düzenlenen baskınlarla, çeşitli sosyalist gruplara ve DHKP-C’ye ait oldukları belirlenen kişi ve mekânlar hedef alındı. Operasyonda yakalanan kişilerin, örgütün faaliyetlerini destekleyen örgütlü bir yapı içinde yer aldıkları, bazı sosyal hizmet projeleri adı altında örgütü finanse ettikleri ve terör propagandası yaptıkları iddia ediliyor. Gözaltına alındıktan sonra, şüpheliler hakkında hem Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde hem de Türk Ceza Kanunu'na göre soruşturma başlatıldı.
Gözaltı sürecinin ardından, ele geçirilen belgeler ve dijital materyallerin incelenmesi, operasyonun gelecekteki seyrini de belirleyecek. Özellikle dijital verilerde yapılacak analizler, örgütün diğer bağlantılı kişilerini tespit etme noktasında çok kritik olabilir. Uzmanlar, benzer operasyoların devam etmesinin ve yerel yönetimlerdeki DHKP-C bağlantılarının araştırılmasının önemini vurguluyor.
İstanbul'daki DHKP-C operasyonu, yalnızca belli başlı kişilerin gözaltına alınmasıyla değil; aynı zamanda devleti terör faaliyetlerine karşı daha da etkin bir konumda yükseltebilmek amacıyla yapılmış bir hassasiyetle ileriye taşınıyor. Son yıllarda Türkiye’de terörizme karşı yapılan mücadele, yalnızca güvenlik güçlerinin değil, aynı zamanda hukuk sisteminin de büyük bir görevi olduğunu gösteriyor. Öte yandan, siyasi ve toplumsal sorgulamalar da gündemde kalmaya devam ediyor. Eski başkanların gözaltına alınması, Türkiye’deki demokratik yapının ve yerel yönetimlerin bağımsızlığının sorgulanmasına neden olabilecek potansiyel riskler barındırıyor.
Gelişmelerin yakından izlenmesi, alınan gözaltı kararlarının sadece bir başlangıç olması gibi görünüyor. İstanbul’un birçok bölgesinde yapılan aramalar ve gözaltılar, kamuoyunun manevi oluşturduğu korkunun bir göstergesi olarak, hükümetin etkinliğini artırma hedefiyle bağlantılı olduğu düşünülmekte. Bu nedenle önümüzdeki günlerde bu operasyonun devamının gelip gelmeyeceği ve başka hangi isimlerin gündeme geleceği merak konusu olmaya devam edecek.